Sunday 7 December 2014

Sorunlu Çocuk Yetiştirmenin Kuralları- Doç. Dr. Şafak Nakajima

Modern hayat, aileleri küçültmekle kalmadı. 
 
Aile içi iktidar da el değiştirdi. 
 
Üstelik gözle görülür bir darbe olmaksızın iktidar, eski sahiplerinin kendi istek ve yoğun çabalarıyla, yeni sahiplerine teslim edildi.
 
Anne ve babalar, kral ve kraliçelik tahtlarını çocuklarına devredip, genç prens ve prensesleri, evin mutlak hâkimi ilan ettiler.
 
İlk zamanlar, geçmişin despot ve hoşgörüsüz ebeveyn modeline oranla bu yeni, çocuk merkezli model, bir devrim gibi algılandı.
 
 
Ama her devrim gibi bu devrim de, önce kendi evlatlarını yedi.
 
Yaşam deneyimi, bilgi birikimi, saygı, sabır, davranış kontrolü, odaklanma konularında son derece yetersiz olan bu genç monarklar, hem yönettikleri aileleri, hem de restoranda, markette, tatilde veya komşu olarak onların yakınlarında bulunma talihsizliğine uğrayan başka insanları; giderek de toplumu mahvetmeye başladılar.
 
Yeni düzende, kuralları çocuklar belirler oldu.
 
Ebeveynler, bu küçük yöneticilerin her istediklerini, hatta çoğu kez istediklerinden de fazlasını yapıp, neden hala onlara yaranamadıklarına şaşan ve kellesinin gitmesinden korkan sultan dalkavuklarına dönüştü.
 
En ufak bir kural koyma veya cezalandırmanın, çocuğu ruh hastası yapacağına o denli inandırıldılar ki; çocuğun kontrolsüz bir davranışında, yanılıp da yan gözle baktılarsa, hemen özür dileyip aynı gün, ''kalıcı hasarları'' nasıl giderebileceklerini öğrenmek için pedagoglara koştular. 
 
Zarar, çevreleriyle sınırlı kalmadı.
 
Çocukların kendilerini de yaktı.
 
Birçoğuna dikkat eksikliği tanısı kondu.
 
Kalp çarpıntısından, bağımlılık yapmaya kadar varan sayısız yan etkiye sahip ilaçlarla ''tedavi edilmeye'' başlandılar.
 
Kontrolsüz bir biçimde çocuğun kullanımına sunulan, hatta bazen beraber vakit geçirmek yerine oyalanmaları için bilerek önlerine oturtuldukları televizyon ve bilgisayar gibi modern araçlar, vahim durumu, dayanılmaz noktalara taşıdı.
 
Çocuklara kitap okuma alışkanlığı kazandırılmadı. 
 
Yaratıcılık ve sosyal beceriyi geliştiren aktiviteler terk edildi.
 
Bu çocuklar şimdilerde hızla, mutsuz, tatminsiz, sürekli canı sıkılan ve uzun süreli ilişkiler kuramayan gençler haline geliyorlar.
 
Çözüm olarak sunulan tedavilerinse, büyük bir bölümü yanlış.
 
Yaşananları bir hastalık kategorisine sokup ilaçlarla tedavi etmek yerine, ailelerin bilinçlendirilmesi gerekiyor.
 
Houston Texas Polis Departmanı’nın ilkin 1959 yılında yayınladığı ve yenilenerek bugünlere gelen 12 maddelik bir listesi var.
 
Bu liste, sorunlu ve suça eğilimli çocuk yetiştirmenin kurallarını yazıyor.
 
Ekonominin yanı sıra, giderek değerlerin de küreselleştiği günümüz dünyasında, ülkemiz için de çok anlamlı olduğunu düşünerek, bu listeyi yazıma almaya ve sizlerle paylaşmaya karar verdim.
 
Sorunlu Çocuk Yetiştirme Kuralları
 
1. Bebekliğinden itibaren, çocuğunuz ne isterse yapın! Böylece o, tüm dünyanın ona bir şeyler borçlu olacağına inanacaktır.
 
2. Ağzından kötü sözler çıktığında, bu duruma gülün! Bunun, kendisini sevimli kıldığını düşünecektir.
 
3. Ona hiçbir manevi değer kazandırmayın! Bırakın büyüyünce, kendi kendine geliştirsin!
 
4. Yanlış işler yaptığında onu uyarıp sakın ''hata yaptın'' demeyin! Bunu yaparsanız, suçluluk kompleksi geliştirebilir. Büyüdüğünde, suç işlediği zaman, herkesin ona ''karşı olduğunu'' ve toplumun haksız yere onu cezalandırdığını düşünecektir.
 
5. Döküp saçtıklarını hep siz toplayın! Bu onun, sorumluluklarını hep başkalarının üstüne yıkmayı öğrenmesine yardımcı olacaktır.
 
6. Komşular, öğretmenler ve polisle bir sorun yaşandığında, hep çocuğunuzun tarafını tutun! Böylece, herkesin ona karşı ''önyargılı'' olduğunu kavrasın!
 
7. Çocuğun önünde devamlı kavga edin. Bu onun, aileniz parçalandığında, büyük bir şok yaşamasını engelleyecektir.
 
8. Çocuğunuza bol bol para verin ki, para kazanmanın anlamını öğrenmek zorunda kalmasın!
 
9. Yiyecek, içecek ve tüketim konusunda her tutturmasında, ona istediğini alın! Sabırla beklemek gibi bir deneyimi tatmasın!
 
10. Eline geçirdiği her tür kaynağı okumasına ve istediği her tür müziği dinlemesine izin verin! Aman dikkat edin, çocuğun kullandığı kap kacak temiz, hatta steril olsun! Varsın beyni, çöp kutusuna dönsün!
 
11. Başı derde girerse, ''onunla beraber hiçbir şey yapamadım'' diyerek kendinizden özür dileyin!
 
12. Kendinizi, sıkıntı, üzüntü ve sorunlu bir hayata hazırlayın! Çünkü buna ihtiyacınız olacak!
 
kaynak: http://www.safaknakajima.com/yazidetay.aspx?Id=74 

Damlaların Dansı- Tiyatro

Bizim kuzu çok severek ve sıkılmadan izledi. gerçketen eğlenceli bir tiyotro idi. Kadıköy Haldun Taner Sahnesinde izledik.
 
5+ olan tiyotronun konusu:
Doğadaki en güzel canlılardan biri olan Nadide Çiçek solmak üzeredir. Su Damlaları ise ona yardım edebilmek için yeraltından yola çıkarlar. Ancak Nadide Çiçek'e ulaşmak hiç de kolay olmayacaktır. Suyun oluşum evrelerinin bir serüven hikâyesiyle canlandırıldığı oyunda "yardımlaşma, dayanışma ve ortaklık" duygusu vurgulanıyor.

Suyun sıvı-buhar-kar hallerinin her biri canlandırılmış.Resimlerde gördüğünüz mavi şeyler suyun sıvı halini temsil eden damlacıklar :) Sahne tamemen siyah. Nesleri oynatanlarda siyah giyindiğinden görünmüyorlar. Sadece renkli yapılmış olan nesneler görünüyor. Bizim kuzu bunların nasıl ayakta kaldıklarını çok merak etti. Sonunda siyah giyi kişileri görünce anladı. 

Üç Kardeş ve Muhteşem Kurt- Tiyatro

Üç Kardeş ve Muhteşem Kurt, çocuk seyirci için oldukça eğlenceli bir el kuklası oyunu. Oyun, üç afacan kardeşin, yaramazlıklarını ve herkesin korktuğu Muhteşem Kurt ile tanışıp arkadaş olmalarını, mümkün olduğunca yalın biçimde, çocukların gözünden anlatıyor.

Acaba, Miçi, Kiçi ve Çiçi kurttan kurtulmak için ne yapmalıdırlar? Verilen sözlerin değeri ve dayanışmanın, işbirliğinin, hoşgörünün, bağışlamanın önemi vurgulanıyor.

İBB Şehir tiyatrolarında sahnelenen bur kukla tiyatrosunu Kadıköy Haldun Taner Sahnesinde bilet başı 3TL vererek bu ay boyunca pazar 12:00 ve 15:00 seanslarında izleyebilirsiniz.

İzleycilerle çok etkileşimli bir oyun olduğundan içerisi baya sesli oluyor. Hatta bazen çocukların sesinden kuklaların ne dediği udyulmuyor. Bir ara bizim kuzu ne zaman bitecek dedi, biraz sıkıldı.Ama yinede eğlendi. Belki 3+ olması da sıkmış olabilir bizim kızı dene olsa o artık 5+ :)


Meraklı Minik Aralık 2014


Bu ay ki konu süper olmuş bence. Çocuklara  özellikle geri dönüşüm kavramınını anlatmak kolay ve eğlenceli hale gelmiş.









Bu sayıda neler var:
  • Biz ilk olarak çöp kamyonu makatini yaptık. 
  • Geri dönüşüm oyununu ise çok eğlenceli. Kagıt-Cam-plastik olmak üzere 3 geri dönüşüm kutusu ve geri dönüşüm kartları var. Geri dönüşüm zarında ise üç değişik seçenek var yine. Oyuncular ellerindeki kartları zarda gelen ktuya atıyor. Elindeki tüm kartları ilgili geri dönüşüm kutsuna en önce atan kazanıyor. Biz çok eğleniyoruz.
  • Tuvalet Kağıdı Kartonlarından Oyuncak Kartları ise çok süper. Hersayıda olduğu gibi bunda da hafıza kartları var. Ancak bu kartlarda atma kullan tarzında, tuvalet kağıdı ruloları ile yapılabilecek bir sürü şey var.mesala biz bir tırtıl yaptık. Ruluyu 1cm genişliğinde kestik. Halkaları yanyana birbirine yapıştırdık. Birini baştakinin üstüne koyduk veona hareketli gözler yapıştırdık. Birde ev yaptık. Kağıt kek kalıbını rulonun tepesine yapıştırdık çatı oldu. Evi boyadık ve siyahlada kapı-pencere çizdik. Daha bir sürü farklı fikir var :)
  • Camların geri dönüşümünü anlatan mini kitapçık var. 
Bu arada "Bir Plastik Şişenin Yolculuğu" adlı kitabı aldık. Dergi ve ve kitap kızımın geri dönüşümü iyice benimsemesine yardımcı oldu. Öncedende kullandığımız kağıtları, camlar, pilleri geri dönüşüme atardı ama şimdi daha bilinçli oldu.



Tuesday 7 October 2014

Prenatal Test- Harmony

Prenatal Test, down sendorumu gibi koromozom sayısnın 2n den 3n olduğu, trizomi'ler olarak bilinen hastalıkların doğum öncesinde tesbit edilmesi işmenine dayanan bir testtir.

Bu testle aşağıdaki kromozomların anamolileri tespit edilebilir:
  1. Trizomi 21 (Down sendromu)
  2. Trizomi 18 (Edwards sendromu)
  3. Trizomi 13 (Patau sendromu)

Trizomi Nedir?
İnsanlarda, DNA dizilerinden oluşan ve genetik bilginin taşınmasını sağlayan 23 çift kromozom bulunmaktadır. Trizomilerde ise normalde 2 kopya olarak bulunan kromozomlardan herhangi birisi 3 kopya olarak bulunur.
Trizomi 21 veya Down Sendromu olarak bilinen ve mongolizme neden olan hastalık 21 numaralı kromozomun 3 kopya olarak bulunması sonucunda ortaya çıkar. Tüm doğumsal anomaliler içerisinde en sık görülen hastalıktır. Yapılan çalışmalarda, her 600-800 doğumun 1 tanesinde Down Sendromu saptandığı gösterilmiştir.
Trizomi 18 veya Edward's Sendromu olarak bilinen hastalık genellikle düşük ile sonuçlanır. Canlı doğan gebeklerde ise genellikle ağır kalp hastalıkları ve/veya yaşam ömrünün kısalmasına neden olan başka rahatsızlıklar gözlenir. Ortalama olarak her 5000 doğumda 1 görülür.
Trizomi 13 veya Patau Sendromu olarak bilinen hastalık genellikle düşük ile sonuçlanır. Canlı doğan bebeklerin bir yıldan daha uzun süre hayatta kalma olasılıkları çok düşüktür. Ortalama olarak her 16.000 doğumda 1 görülür.

Günümüzde bu işlem annenin amnion sıvınsından alınan sıvının analizi ile yapılmaktadır. Bu işleme amniosentez denir. Ancak bu işlem girişimseldir (invaziv). Ayrıca %1 de olsa düşük riski vardır.

Buna karşılık, yeni teknoloji ile sadece anneden alınan kan ile bu işlem yapılabilmektedir. Çünkü annenin kanında bebeğin de DNA'sı bulunmaktadır. Anne kanından ayrıştırılan çocuk DNA'sındaki (fetal DNA) koromozomların bulunma oranlarına bakarak bir koromozomda artış olup olmadığı oransal olarak hesaplanabilmektedir.

Piyasada bir çok test bulunmaktadır. Ancak en çok bilineni Harmony Prenatal Test'tir. 11. Tıbbı genetik kongresinde,  harmony testten Sabah Oney beyin  konuşmasını dinleme fırsatım oldu. 19bin kişilik analiz sonuçlarını paylaştı bizlerle. Yakında makalelerininde çıkacağını bahsetti. 38 tane trizomi 21'li hasta olduğunu bunlarında hepsini tespit edebildiklerini söyledi. Ayrıca false pozitif-yani trizomi olmadığı halde trizomi tanısı konmuş vakalarının olmadığını söyledi.

Verdiği rakamları  Seher Başaran ve Gönül Oğur hocalarımız tutarlı bulmadı. %100 başarının mümkün olmadığını söylediler. Şahsen bende 19bin kişilik bir grubta sadece 38 tane trizomi21 olmasını eksik buldum. Zira zaten bu testi yaptıranların çoğu 35 yaş üstü olup trizomi 21 riski yüksek olan hastalar. Sayının daha fazla olmasını beklerdim. Benim aklıma gelense tespit edemedikleri vakaları araştırmadan çıkarmış olabilecekleri. Bu test hakkında yayınlanmış çalışmalar listesini ise buradan bulabilirsiniz.

Sözlük:
  • invaziv: girişimsel olan. Yani bedene bir cihazla müdahale ederek işlem yapmak. Annenin göbek deliğinden bir iğne ile girerek, bebeğin amnion sıvısınden bir miktar  çekmek gibi.
  • non-invaviz: girişimsel olmayan. Vücüda hiç müdahale gerektirmeyen işlem. Kan almak invaziv bir işlem değildir.
  • fetal DNA: anne karnındaki henüz doğmamış bebeğin DNA'sı.
  • prenatal: doğum öncesi
  • maternal kan: anne kanı

Monday 6 October 2014

Meraklı Minik - Ekim 2014

Bu ayın konusu sonbahar. Yine güzel etkinlikler var gibi görünüyor.

Bu arada benim kuzum bu dergiyi çok sevdi. Bir çok etkinliği tekrar tekrar yapıyoruz. Hatta geçen gün yenisini yine alıcak mısın diye soruyordu.

İşte bu ayın etkinlikleri:
  • Sonbahar Tacı

  • Sanat Kartları
  • Sonbaharın Minik Meyveleri

Friday 19 September 2014

El-ayak-ağız-popo hastalığı, Koksaki virüsü

EL-AYAK-AĞIZ HASTALIĞI NEDİR?

Coxsackie virüsünün yol açtığı, ağız içerisinde, el ve ayakta ve de popo bölgesinde döküntülerle kendini gösteren hastalığa EL-AYAK-AĞIZ HASTALIĞI ismi verilir. Hastalık aniden ateş, boğaz ağrısı, yutkunma güçlüğü ve ağız içerisinde döküntülerle başlar. Döküntüler içleri su toplayan kabarıklıklar şeklindedir ve dudak, dil, diş etleri ve yutak bölgesinde görülürler. Benzer döküntüler el ayasında, ayak tabanında ve popo bölgesinde de ortaya çıkar. El-ayak-ağız hastalığı el ayası ve ayak tabanında döküntüye yol açan nadir hastalıklardan birisidir. Hastalık belirtileri 1 hafta içerisinde kendiliğinden geriler. El-ayak-ağız hastalığı en sık çocuklarda gözlenir ve kreş ve okul ortamında çocuklar arasında kolaylıkla yayılır.
kaynak: www.ansiklopediatri.com/goster.asp?dil=tr&terim=800

El ayak-ağız-popo (popoyuda ekliyorum çünkü bizde en önce ve ençok burada yara vardı) hastalığı maceramız:

  • Pazartesi: Gecen haftaya  4 saate bir ilaç ile ancak kontrol altına alınabilen yüksek ateşli bir gece ile başladık. 
  • Salı: Ertesi sabah sağlık ocağına gittik. Doktor boğazda kızarıklık var antibiyotik başlayalım dedi. Birazda kansız mı sanki dedi. Birde kan ilacı yazdı. Hay aksi tam bugüne mi gelir, bizim kuzunun doğum günü bugün ve yıllık resim çektirme seramonimizi yapmamız lazım :) Neyse ben kuzu teyzeme bıraktım ve işe gittim. Ateşi gece bigi yüksek değildi, gün içinde de çok yükselmemiş. Sonrasında yüksek ateş görmedik. Ancak o gece bir saatte bir uyandı yavru. Ağzım ağrıyor diye ağladı. Hiç bir anlam veremedim.
  • Çarşamba: Ertesi gün (çarşamba) okula gitti, doğum günü partisine pastneden pasta aldık, çocuklar yediler. 
  • Perşembe: sabah bi baktım bizim kızım poposu, kimisi isilik kimisi sivilce gibi iltihaplı ve cevresi kıpkırmızı yaralarla dolu.  Eyvah dedim yediği pasta dokundu, allerjisi azdı. Başladım allerji kremlerini sürmeye. Birde ayağımın altında yara var üstüne basamıyorum demesin mi! baktım gerçekten bir kızarıklık var. Dedim heralde sinek ısırdı.
  • Cuma: Artık kuzunun hertarafında (kolunda, bacağında, ağzının kenarlarında) az az var bu yaralardan. Ama poposu tamamen kaplı. Ancak çok uzun sürmeden hemen kabuk bağladılar.
  • bizim kuzunun kabuk bağlamış yaraları
  • Pazar: Bizim kuzenin oğlunun vucüdünda kızarıklıklar gördük. (Salı gününü bizim kuzu  bu kuzeniyle geçirdi). 3 gündürde düşmeyen yüksek ateşi vardı ve diş çıkarıyordu. Doküntüleri görünce doktoa gittik. Bari dedim gitmişken bende kızı götüreyim, bakalım gerçekten allerjiden mi o yaraları. Doktor direk koksaki virüsü dedi. Bizim kuzuyuda görünce virüsü siz bulaştırmışsınız dedi :D Bualşıcılık evremizi geçtiğimiz için kreşe gidebilirsiniz dedi ancak biz zaten ilk günden gitmeye devam ettiğimiz için yeterince bulaştırmışızdır zaten :). Tabi muhtemelen bizde ordan aldık.

yeğenin aktif yaraları
Bizim kuzu hafif atlattı diyelim, bir gecelik ateş, az bir yara. Az diyorum çünkü kuzenimin oğlunun ayaklarının yaralarını görseniz içiniz parçalanır. İçleri sulu dolu, koca koca ve tüm ayağı sarmış. Aynı şekilde ağzı içi ve çevresi. Ki bu aktif halde 1 hafta sürdü. Bizimki çabuk söndü. Ancak halen (2 haftaya yakın oldu) yaralar tam iyileşmiş değil.

Bu hafta bizim kreşte baya bir çocuğa aynı şikayetlerle el-ayak-ağız hastalığı tanısı kondu. Kreşimiz genel temzilik ilan edip, tüm aoyuncakları ve mekanları temizletti. Bu arada bulaşıcı olduğundan teşhis konulanlar okula gelmiyor ama bizim gibi teşhisi geç konulanlar halen virüsü yaymaya devam ediyor olabilir. B



Sonuç olarak;

  • koksaki virüsü el-ayak-ağız hastalığına sebep olan bir virüs imiş. 
  • Genelde hijyen problemin olduğu yerlerde olurmuş. Ellerin sık yıkanmamasından kaynaklanırmış. 
  • Aslında bizim örneğimizde olduğu gibi yaralar popoda da çıkarmış ama nedense hastalığın adında yer almamış :)
  • Yaraları suçiçeğine benzeten doktorlar olurmuş, ancak suçiçeği genelde saçlı deri çevresinde çıkarmış ve asla el-ayakta çıkmazmış. bu durumda dedektif annelik rolu çok önem kazanıyor :)
  • 5 yaş altını etkileyen bir hastalıkmış, korkmayın anne-babaya bir etkisi yokmuş.
Burda başka bir annenin el-ayak-ağız hastalığı tecrübesi var. Onun doktorlarla imtihanı bizimkinden daha feci. Belki sizin tecrübeleriniz onunkine daha çok uyar. 

herkese geçmiş olsun...

Sunday 31 August 2014

Meraklı Minik- Eylül 2014


Giysi ve dikiş konusun işlendiği bu sayıyı, eğer bir kızınız varsa ve hala almadıysanız mutlaka alın derim.

Beğendiklerimiz:

  • Dikiş dikme kartları: Çevresi deliklerle çevrili kalın kartondan 4 parça kıyafetten oluşuyor. Etek, şort, 2 de tişört . Bu kartlar sayeseinde kızım ilk defa dikiş dikti. Biraz sıkıldı çünkü alttan mı üstten mi geçireceğini tam bilemedi bazen ve ipin dolandığı oldu. Birde ipi çekmeye çalışırken iğneden çıkması da cabası. Ama  yinede çok hoşuna gitti. 3 kartı bitirdi diğeri yarım kaldı. İğne yerine önerilen toka ise işini fazlasıyla gördü :)
  • Giysi giydirme: 2 boyutlu ayakta durabilen bir kız bir erkek çocuk maketi ve bunlara uygun çeşitli kıyafetler. Çok küçükken hatırlıyorum, komşumuzun kızında vardı bir sefer bizede vermişti. Çok severek oynamıştık.
  • Çamaşır makinesi maketi: deterjen gözü bile düşünülmüş bir makina, 2 deterjan kutusu, bir sepet ve çeşit çeşit çamaşır. Hem beyaz hem renkli çamaşırlar. Kuzum buna bayıldı, ertesi gün hemen okula götürmek istedi. Ancak orda biraz yıpranmış galiba, bir tadilat yapmamız gerekecek.
  • Dikiş malzemeleri eşleştirme kartları: bununlada hafıza oyunu oynadık. Hepsini terse çevirdik. Her kişi her seferinde 2 kart açma hakkına sahip. Eğer açılan iki kart aynı ise kartları alır ve açmaya devam eder. Değilse sıra diğer kişiye geçer. Oyunun püf noktası kartlar açılıp kapandıkça yerleri hafızada tutabilmek ve eş kartları açabilmektir. 
  • Çamaşırlar nasıl yıkanır minik kitabı: çizgilerden kesip katlayınca küçük bir kitapçık çıktı ortaya. Kitabın kahramanlarının baba ve oğul olması çok güzel olmuş bence. Bu iş sadece kadınlara ait olmamalı (tuttu yine feministiğim :)). Kitap sırayla çamaşır yıkamının adımlarını anlatıyor. Yıkama derken tabiki çamaşır makinasına atma adımları canım, kim kalmış elde yıkayan :D. Bizim kuzu için pek ilgi çekici ve eğitici olmadı. Çünkü o zaten uzun zamandır benimle çamaşırları ayırıyor ve hangi çamaşır deterjanını kullanması gerktiğini biliyor. Beyazlara ayrı renklilere ayrı. 
resimleri yayınlamak istiyorum da ah benim tembelliğim. cepten buraya aktarmaya üşeniyorum. Off zaten bilgisayar başına geçmeye de vakit yokki :(

Kelebek- Anna Milbourne, Cathy Shimmen

Kelebek - Anna Milbourne, Cathy Shimmen
Eser Adı: Kelebek
Yazar :Anna Milbourne, Cathy Shimmen
Tür : Okul Öncesi
Yayınevi: Tubitak
 Sayfa :
 Ek özellik: 3+

 Açıklama : 
Tırtıllarla kelebekler arasında bir ilişki olabilir mi dersiniz? Bu soruyu cevaplamanıza bu güzel resimli kitapta tanışacağınız çizgili küçük tırtıl yardım edecek (Tanıtım Yazısından)
Yorum :
Bir tırtılın kelebeğe dönüşünü çok güzel özetleyen, kaliteli resimler olan çok hoş bir kitap.

Meraklı Minik Ağustos Sayısı

Dergiyi ilk kez bu ay aldık. Ana konusu hayvanlar aleminde anneler ve yavruları. Bu çerçevede farklı bölümler ve etkinlikler konulmuş.

Bizim en çok hoşumuza giden ve kızımın oynamayı çok sevdiği kısım çiftlikte yeni doğan hayvanlar oyunu.

Oyun şöyle: Bir çiflikte yeni doğmuş at, ine,ördek, tavuk ve koyunlar var. Tüm hayvanlar büyük bir kağıdın belli yerlerine yerleştirilmiş. Aralarında geçeiş yapılacak bloklar konmuş. Kartondan 4 oyuncu piyon ve bir zar var. Her oyuncu başlangıç noktasında duruyor. Zarda 1-2-3 sayıları var. Gelen sayı kadar blokta ilerliyorsunuz. Herbir hayvanın yerine gelince bir yavru kartını alıyorsunuz. tüm yavru kartları en önce toplayan oyunu kazanıyor.

bu oyunla kızım:
  1. ilk defa zar ile bir oyun oynadı
  2. gelen sayı kadar hareket etmeyi öğrendi
  3. her zaman kazanamayacağını pekiştirmiş oldu
  4. bir oyunda 2. ve 3.lerinde olabileceğini görmüş oldu. 

hepinize iyi eğlenceler..

Saturday 30 August 2014

Çocuk Dergisi Seçimi

Bizim kuzu için ara ara çocuk dergisi alıp aktivitelerini yapıyorduk. Ancak bunun sürekli olması gerektiğini, çocuğun dergi alma, okuma alışkanlığı kazanması gerektiğini düşünüyordum. Bir taraftanda sabit bir dergi mi olsun diye düşünüyordum.

Tabi bir sürü çocuk dergisi var, seçim yapmak zor oluyor.

TRT Çocuk da izlediği çigi filmler dolayısı ile Pepee yada TRT çocuk dergileri olabilir diye düşünüyordum. Birde daha bilimsel içerikli olan TÜBİTAK'in Meraklı Minik dergisi var.

Meraklı Minik'i  inceleyince bunu daha çok beğendim ve 1 yıılık abone oldum.  Dergide hoşuma giden yerleri sizlerle paylaşmaya çalışacağım.

Diğer taraftan  Pepee anne bölümünde de çok güzel şeyler oluyor. Belki ilerde iki dergi birden alınabilir.




Wednesday 27 August 2014

Kidzania İstanbul

Hafta sonu bizim kuzuyu Ak-asya AVM'deki Kidzania'ya götürdük.

 Her ne kadar 4-14 için deselerde 2-3 için de bilet olduğunu görünce onlar içinde birşeyler vardır diye düşündüm ve biz kıza 3 yaş bileti aldık. bizimki 3,5 yaşında. Hemde 3 yaş 30 tl, 4 yaş üstü 50 tl idi, neden daha fazla verelim dedim. Ancak yukarı çıkınca gödük ki kidzania aslında 4 yaş üstü için tasarlanmış. Sanırım küçük çocuklu aileler büyüğü tecrübe edinirken küçüğü sıkılmasın diye yapılmış. Ancak bu durumun sitede açıkça belirtilmesi gerekiyor bence. Mesala aktivitelerin tanıldığı sayfada o aktivitenin kaç yaş üstü olduğu da yazılabilir. Zira bazı aktiviteler için yaş ve boy sınırı da aranıyor.

Bu rada anne-babalar için ücret alınmıyor, belirtelim. Girişte herkese saat gibi bir şey takılıyor. Tüm aile bu saatler aracılığı ile birbirine bağlanıyor. İçeri giren anne-baba çocuk çıkmadan çıkamıyor. Anne-babalarında vakit geçirebileceği kafeler de var içeride.

Gelelim 2-3 yaş için olan bölümlere. 2 farklı bölüm var. Biri  bir kreş odasından farksız. Oyuncaklar, legolar farklı aktivite malzemeleri var. Kuru boya, sulu boya, pastel boylar ve kidzania'nın yeşil saçlı çocoğunun resmi  var çocukların boyması için. Bir mini bateri var. Birde 18-20 yaşlarında bir gözetmen kız var. Daha çok veliler çocukları ile oynuyor.
Diğer bölüm ise bir minyatür ev. Banyo, mutfak, yatk odası ve oturma odası var. Oturma odasında bir piyona var. Yatak odası şişme balonda yapılmış yatklar ve zemine sahip. Çocuklar burda zıplamaca oynayabilir. Banyoda büyük bir küvet var için top dolu. Top havunda çocuklar iyi zaman geçiriyor. En güzel düşünülmüş yeri ise mutfak. Ocak,fırın, mikrodalga, buzdolabı, mikser, meyve sıkacağı, ekmek kızartma makinası herşey var. Ancak bunlardan sadece ocak ve buzdolabı kullanılabiliyor. Diğerleri sabit, açılmıyor. Yani görüntü var ses yok :) Diğer taraftan her türlü sebze ve meyve, tavuk,et,ekmek yenebilecek herşeyin plastikten yapılmış minyatürleri mevcut. Amerikan Servis, tabak, çatal, bıçak, kaşık var, tencere,tava,bardak, servis kaşıkları var. Bizim kuzu masamızı kurdu, bize yemek yaptı yedirdi onlarla. Bu bölüm güzel anlıyacağınız.

Toplamda bakıldığında 2-3 yaş bölümü kreşe giden bir çocuk için pek değerli bir yer değil. 30 tl etmez. Diğer atarftan çok kalabalık olursa oynak için çocuğa sıra gelmes, anne babanın bekleyeceği yer olmaz.

4 yaş üstü için ise farklı bir vakit geçirme ortamı. Oldukça eğlenceli. İçinde tecrübe edeceği bir çok aktivite bölümü var. Reklamlarında sanki sadece meslekler varmış gibi görünsede öyle değil. İşleyiş şöyle:
Çocuk girişte kendisine verilen çeki bankada bozdurmakla başlıyor işe. Yrıca bir harita veriyorlar, hangi aktivitenin nerede olduğunu gösteren. Ondan sonra istediği bölüme belli bir miktar para karşılığı geçiyor. İlgili bölümde programı bitince de farklı bir bölüme geçiyor. Bazı bölümlerde sıra beklemk gerekiyor. itfaiye, pilotluk, ameliyathane gibi...

Aktivite bölümlerinden bazıları (gerçek hayatın minyaturu gibi), Bazı bölümlerin sponsorları var.:
  • Acıbadem hastanesinin ameliyathanesi, ambulansı
  • Eyüpoğlunun itfaiyesi
  • Ülker'in çikolata-pasta-süt yapma yerleri
  • Cocacola'nın kola yapma bölümü
  • Bir gözlükçü
  • Bir dişçi
  • Ford'un araba geliştirme bölümü
  • pronet'in güvenlik bölümü
  • bir tasarım atölyesi
  •  Migros'un marketi, kasiyer ve alış veriş tecrübesi
  • araba parkuru
  • pilot eğitimi bölümü
  • gazete
anlıcağınız aklınıza gelen bir iki meslek değil çok farklı alanlar mevcut.
aktivite bölümlerinin tüm listesi burada mavcut: http://istanbul.kidzania.com/tr-tr/activities

Özetle 4 yaş üstü için gerçekten süper bir yer.2-3 yaş eğer kreşe giden bir çocuksa çok gereksiz.

Thursday 27 February 2014

çocukları pedofili den korumak

Bugün aşağıdaki  sosyal medyadaki çocuk resimleri yazısını okuyunca içim öyle huzursuz oldu ki...

üstüne şu haberi de görünce :'(

Ne durumda olduğumu anlatacak kelime bulamıyorum.

"Yoksul semtlerden iş ve eğitim vaadiyle topladığı 14 ile 17 yaşındaki 7 kız çocuğu Bakırköy’de eve kapatan Derya Hülagu Tetik, cinsel istismar ve çocuk pornosundan 79 yıl hapse çarptırıldı. 66 yaşındaki adam kendini “Onlara şefkatle yaklaştım, Eyüp Sultan’a götürdüm” diye savundu.

 BAKIRKÖY İlçe Emniyet Müdürlüğü, 23 Nisan 2010’da minibüs ile 60-65 yaşlarında bir şahsın eve sürekli yaşı küçük kız çocukları getirdiğini ve yaşlı kişilerin de fuhuş amaçlı olarak adrese sürekli girip çıktığı ihbarını aldı. İhbarı değerlendiren Asayiş Şube Müdürlüğü polisleri Ataköy’deki daireye baskın düzenledi. 

ÇOCUKLAR FUHUŞU ANLATTI
 İçeri giren polisler yatak odasında 1994 doğumlu mağdur S.K. ile karşılaştı. Evde kalan yaşları 14 ile 17 arasında değişen 7 kız çocuğu üç şüpheli hakkında şikâyetçi oldu. Çocuk yaştaki kızlar, fuhuş bataklığına nasıl sürüklendiklerini detaylarıyla anlattı. 17 yaşındaki S.K.’nın polise verdiği ifadesinde önce ağabey gibi kendilerine yaklaşan Derya Hülagu Tetik’in (66) hediyeler alıp para vererek güvenlerini kazandığını daha sonra da Bakırköy’deki evde kendileriyle cinsel ilişkide bulunduğunu söyledi. S.K., Tetik’in arkadaşları emlakçı Hamdi Ç.’nin de kızlara ilişki teklif ettiğini ancak kızların kabul etmediğini, eczacı Haluk S.’nin ise kızlarla oral yoldan cinsel ilişkiye girdiğini anlattı. Diğer mağdur kızlar da benzer ifadeler verdi." kaynak: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/25908629.asp

Bu yazı bilerek yada bilmeyerek sosyal medya da çocuklarını kullanan ailelere...

Annelerin özenle giydirdiği çocuklarının fotoğraflarını internette paylaşması, çocuk istismarı ve pedofiliye davetiye çıkarıyor.
Sosyal medyanın yaygın olarak kullanılması, aile içi birçok problemi de beraberinde getiriyor.
Gençler gittiği mekanı, yediği yemeği, giydiği kıyafeti fotoğraflayarak anında paylaşmaya çalışırken, aileler de bu durumdan geri kalmıyor.
Sosyal medya akımına kapılarak çocuğunu en çok beğenilenler arasına sokmak için aileler, çocuklarının en güzel halini fotoğraflayıp yayınlama yarışına giriyor.
Uzmanlar, sosyal medyada sürekli olarak çocuklarının en güzel halini fotoğraflayıp paylaşan ailelere işin bir de pedofili boyutunu hatırlatıyor.
Pedagog Mehmet Teber, “Çocuklardan tahrik olan pedofili hastaları var ve bu ne yazık ki oldukça yaygın. Paylaşılan fotoğraflar bu insanların eline geçebilir. Bizim bunları çocuklara yapmaya hakkımız var mı?” diyerek konunun ciddiyetine dikkat çekiyor.
Psikolojik bir hastalık olan pedofili, çocuk bedenine cinsel istek duyma olarak tanımlanıyor.
Türkiye’nin pedofili açısından çok üzücü yerlerde olduğuna vurgu yapan Teber, şöyle devam ediyor:
“Öncelikle Google’da ‘çocuk pornosu’ aramasında baş sıralarda yer alıyoruz. Ülkemizde en çok arama Diyarbakır, Urfa, Adana, Samsun, Ankara ve Antalya illerinden yapılmış.
Yani bu konudaki karnemiz iç açıcı değil. Çocuğa karşı cinsel istismar tamamen pedofili ile açıklanamaz ama bir ülkedeki pedofili eğiliminin artması ya da azalması hakkında bilgi verebilir.
2002 yılında ülkemizde çocuğa karşı cinsel istismarla ilgili 4 bin 500 dava açılmışken, bu sayı 2012 yılı itibarıyla 17 bin 500 olmuştur. Bu olayın mahkemelere yansıyan kısmıdır ki, mahkemelere yansımayan çok daha fazla cinsel istismar ve pedofili suçu vardır.”
Çocuk istismarınakarşı bunlara dikkat!
Uzman pedagog Mehmet Teber, ebeveynlere çocuklarını istismar ve pedofili vakalarına karşı koruyabilmeleri için şu önemli uyarılarda bulunuyor:
Çocuklara, doğru bir mahremiyet eğitimi verilmeli. Eğitim anne-babanın çocuğun mahremiyetine saygı duyması ile başlıyor.
Çocukların kıyafet seçimine dikkat edilmeli. Günümüzde çocuk modacıları çocukları genç kız gibi gösteren çoraplar, topuklu ayakkabılar, elbiseler, takılar üretiyor.
Aileler de çocuklarının daha güzel görünmesi adına bunları tercih edebiliyor.
Çocuk için en uygun kıyafet kendi giyip çıkarabildiği, sade, basit, vücudunun rahat edeceği kıyafetlerdir.
Çocuklarımızın fotoğraflarını internete koymaktan olabildiğince kaçınmak gerekiyor. Onların mahremiyetini korumak adına çok az paylaşım yapılmalı ya da mümkünse hiç fotoğraf paylaşmamalı.
Çocuklara bir sosyal medya hesabı kazandırmada acele edilmemeli. Sosyal medyayı kullanacak yaşa geldiklerinde -ki bu yaş 16 olmalı- o zaman da bu mecrayı kişisel güvenliğini koruyacak şekilde nasıl kullanması gerektiği konusunda bilgilendirmekte fayda var.
Her arkadaşlık isteğine “Evet” dememek, tanıdıkları kişiler ile yalnızca takipleşmeleri pedofiliden korunmak adına çok önemli.

kaynak: http://haberciniz.biz/onlari-sosyal-medya-nazarindan-koruyun-2651029h.htm

Buda uzman görüşü ile pedofili :

İSTANBUL - Son yıllarda kız çocuklarının cinsel obje olarak kullanılması bilinçli ailelerin ve uzmanların büyük tepkisini çekiyor. Modacılar henüz ergenlik çağına dahi gelmemiş kız çocukları için topuklu ayakkabılar, çekici iç çamaşırları ve bikiniler tasarlıyor. Geçtiğimiz haftalarda 10 yaşındaki Fransız kız çocuğunun abartılı makyaj ve çekici kıyafetlerle objektiflere poz vermesi  uzmanları 'pedofiliye teşvik' konusunda harekete geçirdi.
Peki diğer adı 'sübyancılık' olan pedofili nedir? Çocuklarımızı bu büyük tehlikeden korumak için neler yapabiliriz? Reem Nöropsikiyatri Merkezi'nden Uzman Dr. Mehmet Yavuz, pedofiliyi tanımlayarak merak edilenleri anlattı.
Yetişkin bir kimsenin ergenlik öncesi 4-11 yaş arası çocuklara cinsel arzu ve istek duyması anlamına gelen pedofili, tüm dünyada ve özellikle Batılı devletlerde en önemli cinsel suç olarak kabul ediliyor.
Türkçeye, İngilizce ''paedophilia'' kelimesinden geçen pedofili sözcüğünün kökeni Yunanca paid (çocuk) ve philia (sapma, düşkünlük) sözcüklerinden oluşur. Daha çok erkek erişkinlerde görülen pedofili nadiren de olsa kadınlarda da görülebilir. Pedofililerde cinsiyet ayrımı olmadığını belirten Yavuz, bu kişilerin her iki cinse de yönelebileceğinin altını çiziyor. Dünya üzerinde bilinen en ağır ve kabul edilemez suç olan pedofiliye maruz kalmış çocuklar, yeterince rehabilite edilmezlerse yetişkinlik dönemlerinde benzer eğilimler gösterebiliyor.
PEDOFİLİ EĞİLİMİ FARK EDİLEBİLİR Mİ?''Pedofili eğilimli bir yetişkin her yaş grubundan, her meslekten ve her etnik kökenden olabilir. Sosyo-ekonomik düzeyi çok iyi veya çok kötü de olabilir'' diyen Yavuz, bu kişilerin daha çok uzak akrabalar ve komşular olduğunun araştırmalarla tespit edildiğini belirtiyor.
Kişinin bir çocuğu severken içinde ne tür duygular beslediğinin dışarıdan asla fark edilemeyeceğini söyleyen Yavuz, çevrede özellikle çocuk pornografisine ilgi duyan biri varsa bu kişinin yakın takibe alınması gerektiğini belirtiyor.
PEDOFİLİYE MARUZ KALMIŞ ÇOCUK ASLA SUÇLANMAMALIPedofiliye maruz kalmış çocukların yeterince rehabilite edilmezlerse yetişkinlik döneminde benzer eğilimler gösterebileceğini belirten Yavuz, böyle bir durumda çocukta suçluluk duygusu uyandıracak her türlü söz ve eylemden kaçınılması gerektiğini söyledi.
Yavuz, şöyler konuştu:
''Ebeveynler acı ve öfke dolu oldukları için çocuğu sakinleştirirken çeşitli hatalar yapabilir ama çocuğun suçlu değil mağdur olduğu kesinlikle unutulmamalıdır. Pedofiliye maruz kalmış çocuk en kısa zamanda profesyonel bir ekip tarafından tedavi edilmeli ve tedavi masraflarının tümünü devlet karşılamalıdır. Çocuğun ve ailesinin ifadeleri defalarca alınmamalı, yalnızca bir defa psikolog eşliğinde video kaydına alınmış ifade incelenmelidir.
PEDOFİLİDE ÇOCUK PORNOGRAFİSİNİN ROLÜ BÜYÜK!Çağımızın vazgeçilmez kavramı internet, pedofili gibi ağır cinsel suçların artmasını büyük ölçüde tetikliyor. Yetkili kaynaklar, sadece ABD'den günde 20 bin civarında çocuk pornografisi içeren dokümanın internete servis edildiğini belirtiyor. Dünya genelinde pornografiyle yoğun şekilde mücadele edilmesine rağmen, baskınlarda ele geçirilen pornografik içerikli görsel dokümanların % 40'ını çocuk pornografisi oluşturuyor. Türkiye'de ise basını yakından takip edersek pornografiyle yeterince mücadele edilemediğini kolaylıkla görebiliriz. Bu nedenle tüm dünya ülkelerinin bu konuda işbirliği yapması gerek. Hollanda'da pedofililerin bir siyasi parti kurma hazırlığında olduğunu hatırlatarak durumun vahametini bir kez daha gözler önüne seriyor.
PEDOFİLİ BİR SUÇ MUDUR, HASTALIK MI?Pedofili, hem suç hem de cezai indirimi olmaması gereken bir hastalık. Hiç bir sağlıklı ruh hali pedofili gibi bir eğilim gösteremez. Tedavisi çok zor olan bir sapkınlıktır. Bu hastalar için psikoterapi ve davranışçı terapiler işe yarayabilir. Ancak pedofililerin büyük kısmı tedaviyi reddediyor. Her pedofili suçlusuna taciz, tecavüz ve şiddet durumuna göre en ağır cezalar verilmesi gerek."
PEDOFİLİLERE HADIM CEZASI UYGULANMALI MI?Pedofili hastalarının çeşitli yöntemlerle kısırlaştırılması tüm dünyada ve ülkemizde halen tartışılmakta olan bir konu.
Dr. Yavuz, değişik ülkelerde çeşitli cezalar olduğunu hatırlatarak ''Örneğin Çek Cumhuriyeti'nde pedofili suçlularına cerrahi kastrasyon uygulanıyor, yani ameliyatla testisler çıkarılıyor. ABD'nin bazı eyaletlerinde pedofili suçluları idam edilirken bazı eyaletlerde suçluya 2 seçenek sunuluyor; hadım cezası ya da 20 yıl hapis cezası… Bazı ülkelerse cezalandırmak için pedofili hastasının ikinci bir suç işlemesini bekliyor. Pedofiller fırsat bulduğunda suçunu tekrarlayacağı için bu yöntem sağlıklı değil, ikinci bir kurban verilmesini beklemektense bu suçluların toplumdan tecrit edilmesi en iyi çözümdür'' dedi.
Bu konuda bazı hukukçuların anayasal hakları ileri sürerek hadım cezasına karşı çıktığını belirten Yavuz, hukukçuların tecavüze uğramış çocuğun ve ailesinin bu ağır psikolojik travmayı ömür boyu üzerinde taşıyacaklarını düşünerek empati yapması gerektiğinin altını çizdi.

PEDOFİLİDE KİMYASAL KISIRLAŞTIRMA KESİN ÇÖZÜM MÜ?Cerrahi kastrasyon sadece üreme fonksiyonlarını durduğu ve cinsel isteği önlemediği için bir çok hukuk ve tıp uzmanı bunun yerine kimyasal kastrasyonu öneriyor. Önceleri kimyasal kastrasyonda da sadece üreme fonksiyonu durdurulduğu için pedofililerin kötü amaçlarıyla mücadele edilemiyordu. Ancak günümüzde hem cinsel faaliyetleri hem de cinsel isteği yok eden ilaçlar geliştirildiğini belirten Dr. Yavuz, pedofililerin bu yöntemle kısırlaştırılmasının en akılcı çözüm olacağını vurgulayarak sözlerini tamamladı. 

Thursday 6 February 2014

Koton Çocuk Giyimden Şikayet

Kotondan yeni aldığım bu taytı malesef kızım sadece bir kez giyebildi. Çünkü şu anda sankı kırk yıllıkmış gibi her tarafı tüylenmiş durumda.

Şu anki halini dee çekip koyacağım.

Sakın almayın.

1v1y.com da şu anda kampanyası var koton çocuğun. Dikkat edin, bu taytı almayın.

Thursday 23 January 2014

Abaküs-Soroban- Zihinsel (Mental) Aritmetik

Matematik'i kolaylaştırcak, sevdirecek bir yöntem olduğu söyleniyor.

Şu siteleri biraz inceledim. Yalnız ayrıntılı bir inceleme yapmak gerekiyor. 



Şuan kızım bu eğitim için küçük olduğundan ve benimde doktora tezden vakit bulamamamdan dolayı bu incelemeyi sonraya bırakıyorum :(

Yalnız varsa fikri, tavsiyesi olan beklerim. Çünkü çok mantıklı geliyor .

Ayrıca bir ara şu oyunları da incelemeyi düşünüyorum. Kız giydirmece, bebek yıkmaca, balon patlatmacadan daha iyidir :)


------------------------------------

Zihinsel (Mental) Aritmetik

Mental Aritmetik’te "abaküs sistemi" ile kullanıcılar zihinde bir abaküs görselleştir ve hesaplamalar zihinden yapılır. Hiçbir fiziksel abaküs kullanılmaz, sadece cevaplar aşağı yazılır.
Mental Aritmetik günümüzde; Çin, Singapur, Güney Kore, Tayland, Malezya ve Japonya’da kullanılır. Bu sistemin faydaları arasında, zihinsel kapasiteyi geliştirmek, tepki hızı kazandırmak, hafıza gücü ve konsantrasyonu artırmayı sayabiliriz.
Japonya, Çin ve Güney Kore’de bir çok günlük abaküs kullanıcısı vardır fakat bu kullanıcılar bir yandan da Anzan yöntemi ile Mental Aritmetik yeteneği kazanmak için çaba sarf ederler. Sağ beyin lobu hesaplama yaparken artan EEG aktivitesi ölçülmüştür.
Standart abaküs, toplama, çıkarma, bölme ve çarpma, karekök almak için kullanılabilir. Ancak Soroban ve Anzan çalışılarak Mental Aritmetik’te bu işlemleri zihinden yapabilicek seviyeye gelinebilir.

kaynak: http://www.sorobandunyasi.com/mental_aritmetik.html

Saturday 4 January 2014

Kültürlü Kurt - Becky Bloom

Kültürlü Kurt -Becky Bloom
Eser Adı: Kültürlü Kurt
Yazar : Becky Bloom
Tür : Okul Öncesi
Yayınevi: Tubitak
 Sayfa :
 Ek özellik:3+

 Açıklama : 
Okumayı öğrenen bir kurt'un hikayesi. Bu çiflikteki hayvanlar kültürlü, kitap okuyorlar.

Acımasız ve aç kurt, karnını doyurma ümidiyle gittiği çiftlikte bir sürprizle karşılaşır. Çiftlikteki hayvanlar, kurdun saldırısı karşısında kafalarını bile kaldırmadan kitap okumayı sürdürürler.
Kurt bu hayvanların dikkatini çekebilmesinin tek yolunun okumayı öğrenmesi olduğunu fark eder.
Alışılmış karakteri dışına çıktığı bu hikâyede kurt, zorlu bir serüvene atılıyor. (Tanıtım Yazısından)

Yorum :
Çok ama çok başarılı bir kitap. Kızım 3 yaşında ve severek dinliyor. Resimler çok başarılı. Anlatım çok başarılı. Kitap okumanın bir farklılık olduğunu gösteren, okumayı sevdirecek bir kitap.